Yazmanın iyileştirici gücü-2

Öz yaşam öyküsü



Yazmanın iyileştirici gücü yazı dizimin ikinci bölümüne öz yaşam öyküsü  ile  devam etmek istiyorum. 


Hayatınızın herhangi bir döneminde psikolojik anlamda profesyonel destek aldıysanız, geçmiş yaşantımızın bugünümüzü nasıl etkilediğini görmüşsünüzdür. Kendine yolculuk yapmak insanı  yorsa da, travmalarımızı iyileştirmenin ya da bize iyi gelebilecek şeyleri farketmenin en iyi yollarından biridir geçmişimize inmek. Bunun tek yolu oturup bir terapiste hayat hikayenizi anlatmak değildir. Kendi yaşam öykünüzü kaleme alabilirsiniz. Çok mutlu olduğumuz anlar, çok üzgün olduğumuz anlar, hayatımızın dönüm noktası olan olaylar, başarılarımız, başarısızlıklarımız… kısacası insanların kolay unutamadıkları yaşam kesitleri öz yaşam öykümüze dahil etmeye değer şeylerdir. Kronolojik bir sıra takip etmeniz, yaşam öykünüzü baştan sona eksiksiz bir şekilde ele almanız gerekmez. Kaleme almaya değer bulduğunuz olaylar ve zaman dilimlerinden oluşan bir anı derlemesi gibi de düşünebilirsiniz bu yazı etkinliğini. Örneğin ilköğretim yıllarınız, üniversite anılarınız, mesleğiniz gereği belli bir süre yaşadığınız şehirdeki anılarınız, yaşamınız boyunca babanızla biriktirdiğiniz anılar… bu örnekler çoğaltılabilir. Burdaki temel amaç eski yaşanmışlıklarınıza bugünün gözüyle bakıp eski size dair bir değerlendirme yapmaktır.


Düşüncelerimiz gibi anılarımız da beynimizin içinde karışık vaziyette duran bir iplik yumağı gibidir. Onları yazıya döktüğümüzde iplik yumağından tek tek ipleri çekip önümüze uzatmış oluruz ve dışarıdan ve bilhassa şimdiki olgunluğunuzla yaşadığınız olaylara bakmak bir takım olguların daha iyi farkına varmamızı sağlar. Nitekim bir çok otobiyografik eserin yazılış amacı, ilk etapta yazarların kendi travmalarını görmek ve kendilerini iyileştirmek istemeleridir.


Öz yaşam öykümüzü yazmanın getirilerini kendi tecrübelerimden de yola çıkarak madde madde ele almak istiyorum


Anılarınızı yazarken takip edeceğiniz metod şu olmalıdır; 

öncelikle somut olayı mümkün olduğunca iyi hatırlamaya çalışın. Sonrasında o olay yaşanırken ne hissettiğinizi, ne tepki verdiğinizi, çevrenizdekilerin nasıl tepki verdiğini ve bu tepkilerin size ne hissettirdiğini, şimdi olsa ne hissedeceğinizi düşünün ve hepsinin cevabını kaleme alın.


1. Travmayı görmek




Travma psikolojideki anlamıyla kısaca ruhsal sarsıntı demektir. İnsanda derin üzüntü, korku, şaşkınlık vb. duygular yaratan olaylar travmaya sebep olabilir. Savaş, doğal afet, zorunlu göç gibi dışsal etmenlerin yanı sıra; bir yakınımızı kaybetmek, işimizi kaybetmek, öğrenim hayatımızdaki ağır bir başarısızlık yaşamak, duygusal zorbalığa veya cinsel tacize uğramak gibi durumlar da travmaya sebep olabilir. Ayrıca bir bardağı kırdığınız için babanız tarafından azarlanmak, sınıfın ortasında öğretmeniniz tarafından rencide edilmek de, her ne kadar basit gibi görünse de travma sebebi olabilir. Normal yaşantımıza dönsek de, iyileştirilmediği sürece travma bir düğüm gibi geçmişimizde kalır. Yaşanılan olayın içinde iken veya etkileri hala üzerinizde iken travmayı fark etmek çok güçtür. Bu noktada geçmişte yaşanılan o olayları kaleme almak, bugünkü bakış açınızla yeniden değerlendirmek, o zamanki kendinizle yüzleşmek düğümleri çözmenize yardımcı olacaktır. Ayrıca profesyonel bir destek almaktaysanız bu yazı etkinliğini terapinizin bir parçası haline getirebilir, aşamadığınız konuları terapistinizle paylaşabilirsiniz.


2. Başarılarınızın farkını varmak ve özgüven kazanmak





Artan yaşam telaşı, eğitim sürecimizin giderek zorlaşması, iş hayatımızın zor dönemeçleri zaman içinde motivasyonumuzun düşmesine ve özgüvenimizi kaybetmemize neden olur. Hatta bu durum mental olarak bizi zorlayan bir noktaya ulaşabilir. Örneğin artık hiç bir konuda kendimizi ileri taşıyamayacağımız, her konuda başarısız olduğumuz, her zaman sosyal çevremizin gerisinde kaldığımız hissine kapılabiliriz. Öz yaşam öykünüzü yazmak size geçmiş başarılarınızı hatırlatacak ve kapasitenizin farkına varmanızı sağlayacaktır. Başarıdan kast ettiğim yalnızca üniversite sınavında derece yapmış olmanız, iş yerinde çok iyi bir terfi almış olmanız değil elbette. Örneğin dört tekerli bisikletten iki tekerliye geçmeniz, makarna yapmayı öğrenmeniz, gece boyu uğraştığınız matematik sorusunu çözdükten sonra matematik öğrenme konusunda özgüven kazanmanız, karanlık korkunuzu, yükseklik korkunuzu aşmanız…Bize çok küçük görünse de minik adımlarla aştığımız devasa engeller vardır hayatımızda ve çoğu zaman bunların farkında değilizdir. Yaşam öykümüzü yazarken fark ederiz ki biz aslında düşündüğümüzün çok daha fazlasıyız. Bu başarıların farkına varmak güncel hedefleriniz konusunda sizi cesaretlendirecektir.






3.Zayıf noktalarınızın farkına varmak





Anksiyete, depresyon eğilimi, aşırı düşünme, takıntılı olma hali... bir çoğumuz bu rahatsızlıklardan muzdarip oldugumuzun farkında bile olmayız. Dahası bu mental rahatsızlıklar çocukluğumuzdan bu yana hayatımızda bulunuyor olabilir. Öz yaşam öykünüzü yazarken geçmişteki kendinize dışarıdan bir gözle bakmış olursunuz. Öncelikle hangi durumlarda kaygı düzeyinizin yükseldiğini, hangi durumların sizi çok üzdüğünü, hangi durumların sizi depresyona sürüklediğini tespit edersiniz. Devamında bu durumların kökenine iner, sizde neden kaygıya, depresyona ya da takıntılı olma haline yol açtığınız tespit edersiniz. Aslında fark edersiniz ki somut durumun etkilerini ağırlaştıran gene kendi yaklaşımımızdır. Yaşanan duygu durumlarının geçici olduğunu, sorunların bir şekilde zamanla halledildiğini görmek bugün için de size güç verecektir. Eğer benzer durumlar için hala aynı tepkileri veriyorsanız, geçmişteki sizi analiz etmek bugünkü zayıflıklarınızı aşmanıza da yardım edecektir.


4. Sahip olduklarınızın farkına varmak


Anılarınızı kaleme almak yaşamınıza karşı farkındalık kazanmaktır. En sevdiğiniz çocukluk arkadaşınızın hala hayatınızda olduğunu fark edip mutlu olursunuz. Ya da annenizi veya babanızı kırdığınız bir anı hatırlarsınız ve hala özür dilemek için bir şansınız olduğunu fark edersiniz. Ve en önemlisi sevdiklerinizle bu gününüzden güzel anılar bırakmak için çabalama kararı alırsınız.


Ruhumuzla, bedenimizle, bilincimizle bir bütün olsak da, bazen kendimizi en az tanıyan gene bizizdir. Öz yaşam öykümüzü yazmak, geçmişin farklı dönemlerindeki bizlerle aynı masaya oturup yüzleşmek gibidir. Bu yüzleşmeyi göze alıp, geçmişinizdeki düğümleri çözme cesaretini gösterebilirseniz, geleceğinizi daha aydınlık yaşayabilirsiniz.



Dinleme önerisi: https://open.spotify.com/episode/4VxRTeRoaRKQFIsdTBiagd?si=u6HWcd8BQructpeWBQVK7w

Yorumlar

Popüler Yayınlar